RAHİM AĞZI LEZYONLARI

Rahim Ağzı Lezyonları Nedir?

Rahim Ağzı Lezyonları, serviks bölgesinde meydana gelen hücresel değişiklikler veya anormalliklerdir. Bu lezyonlar, enfeksiyonlar, hormonal değişiklikler, HPV gibi virüsler veya kronik tahrişler sonucu oluşabilir. Çoğu zaman erken dönemde belirti vermeyen rahim ağzı lezyonları, ilerledikçe vajinal akıntı, ilişki sırasında kanama, kasık veya alt karın bölgesinde hafif ağrı gibi şikâyetlere yol açabilir. Op. Dr. Ahmed Hicran Fakraden, Ankara’da yaptığı jinekolojik muayenelerde rahim ağzı lezyonlarının erken teşhisinin, ciddi hastalıkların önlenmesinde kritik öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır. Erken tanı, hem hastanın sağlığını korur hem de ileri tedavi gereksinimini azaltır.

Teşhis ve Tedavi Süreci

Rahim ağzı lezyonlarının teşhisi genellikle rutin jinekolojik muayene ve smear testi ile yapılır. Gerektiğinde kolposkopi veya biyopsi gibi ileri tetkikler uygulanarak lezyonun tipi, boyutu ve yayılım alanı belirlenir. Tedavi yöntemi, lezyonun türüne, boyutuna ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. Op. Dr. Ahmed Hicran Fakraden, Ankara’da her hastaya özel tedavi planları oluşturarak hem medikal hem de cerrahi yöntemleri uygular. Tedavi seçenekleri arasında ilaç tedavisi, kriyoterapi, LEEP (Loop Elektrokoter Eksizyon Prosedürü) veya cerrahi müdahale yer alabilir. Modern teknikler sayesinde işlemler minimal invaziv olup, iyileşme süresi kısadır ve komplikasyon riski düşüktür.

Erken Teşhisin Önemi

Rahim ağzı lezyonları, özellikle erken dönemde tespit edildiğinde tedavi başarı oranı oldukça yüksektir. Bu nedenle düzenli jinekolojik kontroller ihmal edilmemelidir. Op. Dr. Ahmed Hicran Fakraden, kadınların yılda en az bir kez muayene olmalarını ve tarama testlerini yaptırmalarını önermektedir. Erken teşhis sayesinde hem sağlık korunur hem de ileri tedavilere gerek kalmadan sorun çözülür. Rahim ağzı lezyonlarının erken fark edilmesi, ileride oluşabilecek ciddi rahim ve serviks hastalıklarının önüne geçilmesinde kritik rol oynar. Düzenli kontroller, sağlıklı yaşam alışkanlıkları ve doktor önerilerine uyum, bu sürecin etkinliğini artıran temel faktörler arasında yer almaktadır.